-
1 cross action
karşı dava -
2 cross action
karşı dava -
3 counter claim
karsi dava -
4 cross demand
karsi dava -
5 counterclaim
n. karşı dava————————v. karşı dava açmak -
6 counterclaim
n. karşı dava————————v. karşı dava açmak -
7 Klage
Klage führen über … hakkında dava açmak;JUR Klage auf … davası;Klage erheben (gegen) (-e karşı) dava açmak;eine Klage abweisen bir davayı reddetmek -
8 verklagen
-
9 Klage
Klage <-n> ['kla:gə] f1) ( Beschwerde) yakınma, şikâyet;\Klagen vorbringen şikâyette bulunmak;(k) einen Grund zur \Klage haben şikâyet edecek bir nedeni ol(ma) mak2) ( geh) (Weh\Klage) inleme, sızlanma3) jur dava;eine \Klage gegen jdn erheben birine karşı dava açmak -
10 set off
ayrı tutmak, ayrı koymak, belirginleştirmek, güzel göstermek, ateşlemek, patlatmak, patlak verdirmek, başlatmak, çaldırmak (alarm), karşı dava açmak, hesaba katmak (zarar), yola çıkmak, kalkışmak, girişmek* * *1) ((sometimes with on) to start a journey: We set off to go to the beach.) yola çıkmak2) (to cause to start doing something: She had almost stopped crying, but his harsh words set her off again.) başlatmak3) (to explode or ignite: You should let your father set off all the fireworks.) patlatmak -
11 anhängig
eine Klage anhängig machen ( gegen -e karşı) dava açmak -
12 Beschwerde
Beschwerde f <Beschwerde; Beschwerden> ( über A … hakkında) şikâyet; JUR ( gegen -e karşı) dava; (-e) itiraz -
13 prozessieren
prozessieren v/i <o ge-, h>: gegen jemanden prozessieren b-ne karşı dava açmış olmak -
14 против
предлог1) ( напротив) karşısındaпро́тив до́ма - сад — evin karşısı bahçe
дом, что про́тив шко́лы — okulun karşısındaki ev
сиде́ть друг про́тив дру́га — karşılıklı oturmak
2) (навстречу движению чего-л.) karşıпро́тив ве́тра — rüzgara karşı
су́дно шло про́тив тече́ния — gemi akıntıya karşı yürüyordu / yol alıyordu
фотографи́ровать / снима́ть про́тив све́та — ışığa karşı resim çekmek
3) ( вопреки) aykırı, aksine, hilafınaпро́тив всех ожида́ний — beklenilenin aksine
поступа́ть про́тив пра́вил — kurallara aykırı davranmak
про́тив зако́на не пойдешь — kanuna karşı gelinmez
4) (враждебно по отношению к кому-чему-л.) karşı, aleyhindeде́йствовать про́тив неприя́теля — düşmana karşı harekatta bulunmak
рабо́чие возбуди́ли иск про́тив предпринима́теля — işçiler işveren aleyhine bir dava açtılar
5) (для борьбы с кем-чем-л.) karşıлека́рство про́тив гри́ппа — grip ilacı
что ты порекоменду́ешь про́тив гри́ппа? — gribe karşı neyi salık verirsin?
6) (по отношению к чему-л.) karşıпятью голоса́ми про́тив одного́ — bir oya karşı beş oyla
7) ( по сравнению) kıyasla, göreрост произво́дства про́тив про́шлого го́да — üretimin geçen yıla kıyasla (olan) artışı
8) → сказ. karşıон про́тив э́того реше́ния — bu karara karşıdır
кто про́тив? — karşı çıkan var mı? red oyu verenler var mı?
••я ничего́ не име́ю про́тив того́, что́бы... —...masına bir diyeceğim yok
-
15 возбуждать
heyecanlandırmak; uyandırmak (ilgi); kışkırtmak* * *несов.; сов. - возбуди́ть1) uyandırmakвозбужда́ть аппети́т — iştah açmak
возбужда́ть жа́жду — susatmak
возбужда́ть интере́с — ilgi uyandırmak
2) açmakвозбужда́ть иск / де́ло — dava açmak
3) ( волновать) heyecanlandırmak; coşturmak4) ( восстанавливать против кого-либо) birine karşı kışkırtmak -
16 anfechten
an|fechtenirr vt1) ( bestreiten) inkâr etmek; ( Urteil, Testament) aleyhine itiraz etmek(-in), feshini dava etmek(-in); ( Recht) reddetmek; ( Berufung einlegen) istinaf yoluna başvurmak (-e karşı) -
17 vorgehen
vor|gehen2) ( vorausgehen) önden gitmek3) ( Uhr) ileri olmakgegen etw \vorgehen bir şeye karşı harekete geçmek;gegen jdn gerichtlich \vorgehen birine dava açmak, birini mahkemeye vermek5) ( geschehen) olmak;6) ( Vorrang haben) önce gelmek
См. также в других словарях:
AKS-İ DÂVA — Zıt hüküm. Karşı dâvâ (Zıt teorem … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
hasım — is., smı, Ar. ḫaṣm 1) Düşman, yağı 2) Bir oyun, dava veya yarışta karşı taraf O yalnız hasmıyla değil, bütün sirk halkıyla güreşiyor. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
sav — is., huk. 1) İleri sürülerek savunulan düşünce, iddia, dava Eleştiricilerimiz nasıl olur da böyle bir savda bulunabilirler? N. Cumalı 2) man. Tanıtlanması gereken önerme, tez 3) esk. Haber, söz 4) esk. Atasözü Birleşik Sözler sav söz savı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
MUHASIM — Düşmanlık eden. Düşman olan taraflardan biri. Hasım olan. Birbirini dâva edenlerden her biri. Karşı tarafı tutan … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
MUHASIMEYN — Bir dâvâ veya çekişmede birbirine karşı olan iki kimse … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
NÜBÜVVET — (Nebi. den) Peygamberlik, nebi olmak, nebilik. Allah ın (C.C.) emriyle vazifeli olarak insanları doğru yola çağırmak. (Bak: Muhammed (A.S.M.) Resül)(.... Hem mâdem nev i beşerde Nübüvvet vardır. Ve yüzbinler zât Nübüvvet dâva edip mu cize… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük